"İns" - Serpil Uysal Kişisel Resim Sergisi

الكاتب: gsf | تاريخ: ٢٩ مايو ٢٠٢٣

Sanat ve Tasarım Programı Sanatta Yeterlik öğrencisi Serpil Uysal’ın resim çalışmalarından oluşan “İns” Kişisel Resim Sergisi, OMÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Galerisi’nde yer alacaktır. 30 Mayıs Salı günü saat 17:00’da açılışı gerçekleştirilecek olan sergi, 5 Haziran Pazartesi gününe kadar ziyaretçilere açık olacaktır.

"İns" Kişisel Resim Sergisi, OMÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi (BAPKOB) tarafından desteklenmektedir.

Tarih: 30 Mayıs 2023 Salı

Saat: 17:00

Yer: OMÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Galerisi


İNS

İnsan, üns ve nisyan köklerinden müteşekkil bir varlık olarak çevresiyle ünsiyet kuran, alışan ve aynı zamanda şimdiyi yaşayabilmek için unutandır. Yaşam sahnesine gelir ve bir gün gideceğini bildiği halde unutur. Bu unutmakla dünyaya uyum sağlar. Konfora çabuk alışır, hep daha fazlasının peşinde oyalar kendini. Alışır, çünkü kabullenmek, normalleşmek ve uyum sağlamak eğilimindedir. Unutur, çünkü acılar, yaralar ve ölümler ağırdır. Yaşananlar zamanla zihinlerde silikleşir ki yaşam devam etsin. Ancak insan, canlı bir varlık olarak fizyolojisinin ve biyolojisinin ötesinde ruhsal bir varlıktır. Anlam arar, varoluşunu sorgular, düşünür, düşündüğünü eyleme geçirir, kendini gerçekleştirme gayesi taşır. Nihayetinde insan, unutan ve alışandır. Fakat yine o insandır ki, neyi unutacağını ve neye alışacağını tercih eder.

Varlamak üzere inşa edilen medeniyetle yok etmek üzerine kurulan sistemlerin insan kavramına ve yaşama dair yaklaşımı farklıdır. “Hoşça bak zatına” söylemiyle; insana hürmetle yaklaşma, kendini bilme ve bütünün bir parçası olma telkin edilirken yok etmek üzerine inşa edilen sistemlerde, kadim kültürlerin mekân ve zaman ile kurdukları ünsiyet bağını koparmaktadır. 21. yüzyılını yaşadığımız dünyamızda bilim, teknoloji ve sanat gibi kültürel dinamikler güç odaklarının elinde araçsallaştırılırken; politik, ekonomik, siyasi, askeri pek çok dinamik insan yaşamını, toplumsal varoluşu ve kültürel dokuyu etkilemektedir. Güç odaklarının ele geçirme ve sahip olma hırsları yüzünden dünya üzerindeki nice coğrafya “özgürlük, barış ve adalet” vaatleriyle işgal edilmiş, mezalim uygulanmıştır. Barış söylevlerinin arttırıldığı dönemlerde gerçekleştirilen silah satışları, evrensel insan hakları vurgusuna karşın egemen devletlerce işlenen insanlık suçları resmin bütününü ve “medeniyet” kavramına yüklenen anlamı ortaya koymaktadır. Devlet politikalarıyla ötekileştirilenler savaş, katliam ve soykırımlarla yok edilmekte; kalanlarsa göçe maruz bırakılmakta, kendi topraklarında ve diasporada asimilasyon politikaları altında yaşam sürmektedir. Yok etmenin sistematik sirkülasyonu aşama aşama gerçekleştirilir. Kaybedilen yaşamlar rakamlaşır, kültürel varlıklar hafızalardan silinir, değerleriyle yaşam mücadelesi verenler için yeni kültürel normlar dayatılır ve halklar asimile edilir. Bireyselliğin kutsandığı, haz ve hız odaklı modern yaşamlarda gündem hemen değişir, yeni bir gündem pazarlanır/sunulur. Acılar önemsizleştirilir, normalleştirilir, hafızalardan silikleşir ve unutulmaya yüz tutar. Karanlığın merhametsizliği ve doyumsuzluğu tarih boyunca sahnelenir; insan onuru, tarih boyunca ölmeye devam eder.

15 parçadan oluşan serginin 11 çalışması, geçmişten günümüze savaş, sürgün, göç ve soykırıma uğramış halkları ve kültürel değerlerini temsil etmektedir. Birbirinden farklı tarihlerde ve coğrafyalarda gerçekleştirilen mezalim, sadece gerçekleştirildiği bölgenin halkına yönelik değil; insan onuruna ve kültürel varoluşa yöneliktir. Acılardan ders alınmadıkça, rahata alışıldıkça ve geçmiş unutuldukça yaşanan zulüm tekerrür edecektir. Unutmak eyleminin nasıl gerçekleştiğinin sorgulandığı diğer 4 çalışmada, günümüz dünyasında yaşanan haz ve hız odaklı tüketim kültürü yansıtılmaktadır. Kültürel yozlaşmayı temsil eden bu dört eserle kontrastlık vurgulanmakta; yaşanan acılara dair kayıtsızlığa ve duyarsızlığa dikkat çekilmektedir. Karışık tekniğin kullanıldığı çalışmalarda toplum belleğinde yer alan göç, sürgün ve soykırımların bireysel dünyalarımızda hatırlanması, içselleştirilmesi, yeniden tesir oluşturması, halkların kültürel değerlerinin ve kimliklerini yaşatma mücadelesinin farkındalığına dair bilincin güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.